…Ailemin
içinde şiddet her zaman vardı. Evlendiğimde de hiçbir şey değişmedi.
…Her şeye
çocuklarımın için katlandım.
…Gidecek bir
yerim yok. Sığınacak bir dalım yok.
…Sevgi ,
sevilmek, değer görmek nedir? Hiç bilemedim…
…Babam alkol
kullanır, her gün bize fiziksel ve
psikolojik şiddet uygulardı.
…Daha
başındayken şüphelenmiştim. Kayınvalidem de eşinde çok korkuyordu.
…Önceleri
seviyor diye düşündüm. Her şeyi sevgiden yapıyor sanıyordum, sonraları geçte olsa
anlamıştım.
…Ardı arkası
kesilmeyen hakaretler, fiziksel şiddet, vücudumda darbe almayan herhangi bir
yer yok
…Doktor
soruyor eşinden şiddet mi görüyorsun? Bunu sana kim yaptı? Sadece düştüm!
…Korkuyorum,
utanıyorum. Sokakta morluklarım görünmesin diye yüzümü olabildiğince kapatmaya çalışıyorum.
…Neden?
Merak ediyorum. O kadar çok soruyorum ki
…Acaba diğer
kadınlardan eksiğim neydi?
…Her yerde şiddet. Hayvanlara, doğaya, kadın, erkeğe,
çocuğa, yaşlıya, yetişkine, gence…
…İçimde
umudum yok ama yaşamak istiyorum
…İnsanca
yaşamak, değer görmek, sevmek, sevilmek istiyorum…
…Yani bir
hiç uğruna sokakta, evde, çocuklarımın gözü önünde, ailemin yanında
…Ölmek
istemiyorum…
Burada
yazdıklarım şiddete maruz kalmış kadınların ağzından dökülenler… Pınar
Gültekin’in ölümünün ardından kadın cinayetlerinin devam etmesi ve bununla
ilgili sosyal medyada yer alan haberlerin ardından içimden geçenleri sizlerle
paylaşmak istedim.
Toplumsal
şiddetin yaygınlaşması, kadına yönelik şiddet olaylarının ve kadın
cinayetlerinin sayısının her geçen gün artması hepimizi korkuttuğu kadar,
düşündürmektedir de…
Şiddetin
tanımı ve nedenlerinden daha ziyade içimizde besleyip, büyütemediğimiz ve
paylaşamadığımız sevgiyi, sevmeyi, sevilmeyi, sevgiyi paylaşmayı nerede
unuttuk?
Şiddet dün
vardı, bugün de var, yarında olacak. Her zaman,
her yerde. Ancak şiddetle baş etmeyi, masum ve savunmasız hiçbir canlıya
zarar vermemeyi başarabilecek miyiz?
Çocukken
korunmaya muhtaç, masum olan bu çocuklar ne zaman büyüdü? Tüm canlılara şiddet uygulayan, kin, nefret ve
öfkeyle beslenen bir canavara nasıl dönüştü?
Bugün hiç
tanımadığımız ama bizden birinin şiddete maruz kalması; yarın ailemizden biri,
komşumuz, akrabalarımızdan biri nereye kadar devam edecek…
Ya da tam
tersi tanıdığımız birinin bir insana şiddet uygulaması karşında nasıl bir tutum
sergilemeliyiz?
Burada en
büyük görev devlete ve onun organlarına düşüyor. Yasalarla ilgili gerekli
düzenlemeler yaparak adaletin sağlamasını başarabilecek miyiz?
Kadın erkek
eşitliği konusunda toplumun bilgilendirilmesini ve bunun önemini anlatmayı,
yaşamda uygulamayı el birliği ile yapabilecek miyiz?
Şiddetin
uygulanmasına gerekçeler bulmaya devam edecek miyiz? Sağlıklı ruh halimizin devam
etmesi için gerekli kişi ve kurumlardan destek alacak ve bunu önemseyecek
miyiz?
Toplumun
sağlıklı olarak devamlılığını sağlamak için değerlerimizin öğrenilmesi
önemlidir. Değerlerimizi öğretirken özellikle toplumsal ahlak üzerinden hareket
etmek gerekir. Toplumda çocuklarımızın ahlaki gelişimlerine yardımcı olmak için
geliştireceğimiz tutumlarımız olmalı.
Tüm insanlara yetiştirilirken fırsat
eşitliğinden yararlanmaları konusunda yardımcı olmalıyız. Okullarımızda bilimsel, sosyal, kültürel,
sportif etkinliklere katılma konusunda gençlerimizin desteklenmesi ve olumlu
yönde gelişmeleri için bu etkinliklere katılmaları konusunda neler
yapabileceğimizi düşünmeliyiz.
Tüm bu
sorularla toplumu yeniden inşa etmek, şiddetin her türlüsüne hayır demek,
sessiz kalmamak, yanlışa ortak olmamak, sevgiyle, empati kurarak, paylaşarak,
güvenerek, bir yaşam hamlesi yaparak
yeniden ayağa kalkmak, hayata sıkıca sarılmak için düşünüyoruz ve soruyoruz.
Psikolog Gülşah Güven Ataşoğlu Elan Vital Danışmanlık Merkezi 0 536 562 60 88 |