27 Ocak 2020 Pazartesi

HELİKOPTER EBEVEYN



İlk olarak Cline ve Fay (1990) tarafından tanımlanan helikopter ebeveyn kavramı; çocuklarının eğitimi, güvenliği, her türlü faaliyetleri, kısacası çocuklarının hayatlarının tüm yönleri ile takıntılı sayılabilecek düzeyde ilgilenen, aşırı koruyucu, programlayıcı ve mükemmelliyetci anne babaların tutumlarını tanımlamak için kullanılan bir kavramdır (Lee ve Kang, 2018).

Bu tutuma sahip anne babalar üzerinde yapılan araştırmalarda; çocuklarının güvenliği ve akademik başarıları için abartılı davranışlar gösterdiklerinin farkında oldukları, bu tutumlarının sebepleri olarak ise toplumda çocuklara yönelik suçların artmasını, akademik rekabet ve dünyada hâkim olan sosyal ve ekonomik sistemi gördükleri saptanmıştır (Bristow, 2014).  Çocuklarının her faaliyeti konusunda onlar adına karar verme, onlara hedefler belirleme ve onların karşılaştığı engelleri onların yerine ortadan kaldırma (Segrin, Woszidlo, Givertz, Bauer, Murphy, 2012) en sık gözlenen helikopter ebeveyn davranışlarıdır.

Bir araştırmada bu durumun ebeveynlerin iletişim biçimlerine de yansıdığı saptanmıştır. Bu tür ebeveynler genellikle çocuklarının adına konuşmayı; “bugün çok yorulduk”, “bugün az yemek yedik” gibi, cümleleri ve çoğul özne kullanmayı tercih etmektedir (Kelly, Duran ve Miller-Ott, 2017).
Helikopter ebeveyn ile çocukları arasında yoğun bir iletişimin varlığı gözlense de bu iletişimin beklentiler, talimatlar, tavsiye verme, okul ödevleri, ideal davranışlar gibi konular etrafında yoğunlaştığı ve sığ bir iletişim olduğu saptanmıştır (Gottlieb, 2011).

Helikopter ebeveynlik genç kuşak anne babalarda ve sosyoekonomik düzeyi ortalamanın üstünde olan ailelerde daha fazla gözlenmektedir (Bradley-Geist ve Olson-Buchanan, 2014). Mobil telefon teknolojisi sayesinde helikopter ebeveynlerin sayısının ve çocuklar üzerindeki kontrol gücünün arttığı saptanan bir araştırmada, taşınabilir telefonların anneler ile çocukları arasında elektronik bir göbek bağı oluşturduğu yorumu yapılmıştır (Kelly vd., 2017).

Helikopter ebeveynliği bir tür anne baba tatmini olarak gören yazarlar olduğu gibi (Odenweller, Booth-Butterfield ve Weber, 2014), bu tutumun anne babaların kendi gerçekleştiremedikleri ideallerinin bir telafisi olarak değerlendiren yazarlar da vardır (van Ingen,vd., 2015).

Bu ebeveynlik stiline sahip anne babalar iyi niyetli olsa da (Kantrowitz ve Tire, 2006), bilimsel araştırmalar ve anekdot kanıtları önemli olumsuz sonuçlarının olduğunu bildirmektedir.
  • Ağrı kesici ve anksiyete-depresyon ilaçları kullanma (LeMoyne ve Buchanan, 2011), 
  • özgüven eksikliği ve yetişkin kimliği geliştirmede güçlükler (Padilla-Walker ve Nelson, 2012),
  • benlik saygısı (Rutherford, 2011), 
  • yüksek bir hak duygusu ile kendini gösteren narsist eğilimler (Segrin Vd., 2012), 
  • başkalarına bağımlılık (Shoup, Gonyea ve Kuh, 2009), 
  • problem çözme yeteneklerinin yeterince gelişmemesi (Gibbs, 2009),
  • psikolojik dayanıksızlık ve yıkıcı davranışlar (Gottleib, 2011) 
bu olumsuz sonuçlara örnek olarak gösterilebilir. Yapılan bir araştırmada da helikopter ebeveynlerin dış kontrol odaklı bireyler yetiştirdiği saptanmıştır (Besser ve Priel, 2011). 

Bu sonuçların yanında helikopter ebeveynliğinin öğrencilerin notlarını olumsuz etkilediği de gözlenmiştir. (Shoup Vd., 2009).

Avustralyalı ünlü çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg, ailelerin gösterdiği aşırıya kaçabilen bu tutumu “kar küreyici” olarak adlandırıyor. Carr-Gregg bu isimde “kar”ı çocukların önünde engel olarak tanımlarken aileleri de “küreyici” olarak nitelendiriyor.

Carr-Gregg, özellikle X Kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının hayatını fazlasıyla kolaylaştırdığını ve bu sebeple çocukların karşılaştıkları problemleri kendileri çözemez ya da önlerine çıkan engelleri kendileri aşamaz hale geldiklerini vurguluyor. Bu da ister istemez ileriki yıllarda çocukları birer savunmasız bireye dönüştürüyor.

“Kar küreyici” olarak tanımladığı ebeveynlerin yaptığı pek çok yanlış var. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
  • Çocuklarını okula otobüs ya da servisle göndermek yerine, okulun kapısına kadar kendileri götürüyorlar.
  • Ev işlerine çocukları ortak etmiyorlar. Çamaşır ve bulaşık yıkama, dağınıklığı toplama ya da yemek yapma gibi eylemlerin hepsini kendileri yapıyorlar.
  • Çocukların ev ödevlerinin ya da dönem projelerinin en iyi şekilde olması için kimi zaman ebeveynler tamamını kendileri yapıyorlar.
  • Çocuklara para değerini öğretmek, para biriktirerek bir şeylere sahip olmasını beklemek yerine, fiyatı ne olursa olsun her istediklerini satın alıyorlar.

Dr. Carr-Gregg, “Bu kuşağın ebeveynleri önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırarak, çocuklarının hayatını mümkün olduğunca basit ve kolay bir hale getirmeye çalışıyorlar. Dışarıdan bakıldığında bu hayranlık duyulacak bir şey çünkü hepimiz çocuklarımız için en iyisini istiyoruz ama böyle davranmak onlara dirençli olma konusunda hiçbir şey öğretmediği gibi, evden ayrılıp dünyayla yüzleştiklerinde çok savunmasız olmalarına neden oluyor.” 

Dr. Gregg, “Ebeveynlerin artık çok az zamanı var, kendilerini suçlu hissettikleri için de çocuklarını çok fazla şımartıyorlar.”

Bırakın işi çocuğunuz yapsın

Dr. Gregg, “Temel kural, ‘çocukların kendilerinin yapabilecekleri işleri onların yerine yapmamak’ olmalı” diyor. Çocukların düzenli olarak yaptıkları ev işlerinin olması, teknoloji kullanımlarının sınırlanması ve kendi özel alanlarının olması gerekli. Bu çocuklarda özgüven gelişimini destekler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DİSLEKSİ

“Disleksili olmanın ne demek olduğunu asla anlayamayacaksınız. Bu alanda ne kadar uzun süredir çalışıyor olursanız olun, isterseniz çocuklar...